Kant'a göre ortak estetik yargılar olamaz.
Estetik tavır; sanatla uğraşan, ondan anlayan kişinin sanat eserine gösterdiği tavırdır.
Sanat eseri özgün, tek ve biriciktir.
F. Schiller’e göre sanat oyundur.
Yaşadığımız coğrafya sanatı ve sanatçıyı etkilemez.
Kant’a göre herkeste ortak olan ideal kurala ..................... denir.
Herkesin beğenisi farklı olacağından estetik yargılar .................... yargılardır.
Güzelin ahlakla olan içten ilişkisi sonucu güzel olan .............. olandır.
Platon’a göre bir ................ olan güzellik, yaşadığımız dünyada bulunmaz.
Estetik süjenin kendisine yöneldiği sanat eserine ............... denir.
Platon ve Aristoteles, sanatın ............... dayandığını savunurlar.
Doğada ve sanatta güzelle ilgilenen sanat dalı .................................. adını alır.
.......... ; büyük, ulu, ulvi, hayranlık uyandıran ulaşılması zor olan şeydir.
Sadece sanattaki güzel ile sanat felsefesi, bütün alanlardaki güzel ile de .......... ilgilenir.
Estetik sözcüğünü ilk kez 18. yy.da Alman düşünürü .......... kullanmıştır.
Platon şöyle diyor: “Güzellik; hep var olan, doğumsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmezdir. Bir bakı- ma güzel, bir bakıma çirkin, bir yerde güzel, bir yerde çirkin, şuna göre güzel, buna göre çirkin de- ğildir. Bir güzellik ki kendini bir yüzle, ayakla, bedene bağlı hiçbir şeyle göstermeyecek. Ne bir söz olacak ne bir bilgi. Bir canlıda, belli bir varlıkta bulunmayacak. Ne canlıda ne yerde ne gökte, hiçbir yerde. Kendi var, kendinden var, kendisi ile hep bir örnek. Bütün güzellikler ondan pay alır. Kendisi onların parlayıp sönmeleriyle ne artar ne eksilir ne de bir değişikliğe uğrar.”
Buna göre Platon aşağıdaki iddialardan hangisini kabul etmez?
Her sanat eseri, ister istemez yapıldığı çağın ve toplumun damgasını taşır. Bu damga bilinmeden onun iyi algılanması ve yorumlanması olanaklı değildir.
Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşmamız doğru olur?
Bir sahne eserini sahnelere, benzetmelere, özdeyişlere bölmemiz veya bir tabloyu tek tek figürlere, arka ve ön planlara ayırmamız onu parçalar, yok eder. Tıpkı bir organizmayı yürek, beyin, sinirler, adaleler gibi parçalara ayırmanın canlı varlığı bir kadavra hâline getirmesi gibi.
Bu örnek, sanat eserinin hangi özelliğini vurgulamak için verilmiştir?
insanlar, bir yandan yaşamın zorluklarıyla mücadele ederken bir yandan da hoşlarına giden, amaçsız bir oyun etkinliğine kaptırırlar kendilerini. Böylece bedenlerini de ruhlarını da dinlendirmiş olurlar. Amaçsız da olsa bu tür etkinlikler, insanın kendisini ve çevresini hoşa gider bir şekle dönüştürmesiyle sonuçlanır.
Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
“Herkes doğal olguyu, kendi ruhunda meydana gelen ifade ile ilgi içine koyar. Bir sanatçı, sanki gülümseyen bir manzara karşısında, bir başkası hoş bir kız yüzü karşısında ve bir başkası da yaşlı bir adamın buruş buruş yüzü karşısında kendisinden geçer. Birincisi belki şöyle diyecektir: ‘Yaşlı adamın kırış kırış yüzü zevksizdir.’ ikincisi şöyle diyecektir: ‘Gülümseyen manzara ve kız yüzü yavandı r.’ Onlar, sonsuza kadar bu uğurda tartışabilirler ve eğer estetik bilginin her ikisinin de haklı oldu- ğu bilgisini mümkün kılan kıvamına ulaşırlarsa ancak o zaman aralarında uzlaşabilirler.”
Estetik bilgisi aşağıdakilerden hangisini söyleyerek bu kişileri uzlaştırabilir?