Aşağıdakilerden hangisi 15. yüzyıl - 17. yüzyıl felsefesinin "yeniden doğuş" olarak ifade edilmesinin nedeni olarak gösterilebilir?
I. İslam felsefesinde tartışılan problemler çeviriler yoluyla inanç, varlık ve bilgi gibi felsefi konularda Batı filozoflarını etkilemiştir. II. Batı ilk olarak İslam ilimleri, Antik Yunan, Hint ve Mısır eserlerini Arapça'dan kendi dillerine çevirmeye başlamıştır. III. Çeviride ulaşılan kitaplar, buluş, harita ve aletler Avrupalı bilim insanları tarafından kullanılmış ve geliştirilmiştir. Verilenlerden hangileri 15. yüzyıl - 17. yüzyıl felsefesine ait özellikler arasında yer alır?
Aquinalı Thomas(1225-1274)'ın inancın Tanrı'yı, aklınsa Tanrı'nın yarattıklarını bilmekle ilgili olduğu düşüncesi 15. yüzyıl - 17. yüzyıl felsefesine kaynaklık etmiştir. Buna göre 15. yüzyıl - 17. yüzyıl felsefesinde aşağıdakilerden hangisinin ön planda olduğu söylenebilir?
Kelime anlamı "yeniden doğuş" olan Rönesans, Orta Çağ ile Yeniçağ arasında bir geçit dönemi olarak bilinir. Hrıstiyan felsefesi din ve onun dogmalarına bağımlıdır; yolunu kendisi çizmez. Rönesans düşüncesi ise bağımsızdır; yalnız kendine dayanan, konu ve amacını kendisi belirleyen bir felsefedir. Buna göre aşağıdakilerden hangisi yalnız Rönesans düşüncesi için söylendiğinde doğru olur?
Rönesans ilk olarak İtalya'da ortaya çıkmış ve burada ilk örneklerini vermiştir. Buna göre; I. İslam coğrafyasındaki çeviriler ile bilim ve felsefe önemli etki yaratmıştır. II. Coğrafi keşifler neticesinde matbaa kullanılmış, okuryazarlık artmıştır. III. Ekonomik faaliyetlerin etkisiyle ticaret gelişmiş ve üretim tarzının değişmesiyle de toplumda sosyal farklılıklar oluşmuştur. Verilenlerden hangileri Rönesans'ın ortaya çıkışına neden olan sosyo-kültürel etkenler arasında gösterilebilir?
Rönesans felsefesi öncelikli olarak insan sorunu üzerinde durmuştur. "İnsan nedir? İnsanın bu dünyadaki yeri ve anlamı nedir?" soruları araştırılmıştır. Orta Çağ'da ise insanın yeri zaten belliydi; bu nedenle de araştırılmaya gerek görülmemiştir. Buna göre aşağıdakilerden hangisi Rönesans'ı Orta Çağ felsefesinden ayıran bir özelliktir?
Rönesans dönemi düşünürlerinden Petrarca "insanın ne olduğunu" bilmek ister ve doğru yaşamanın ölçütünü araştırır. Ve ona göre doğru yaşamın kaynağı Hıristiyanlıkta değil, Roma Stoa'sındadır. Bu öğretiye göre insan için en yüksek değer ruhunun bağımsızlığı, özgürlüğüdür. Buna da inanç ile değil, akıl ve erdem ile ulaşılır. Buna göre Petrarca için aşağıdakilerden hangisinin başlı başına bir değer olduğu söylenebilir?
I. II. Teoloji, felsefeye egemendir. Bilim, felsefenin kılavuzudur. İnanç merkezlidir. İnsan merkezlidir. Hukuk, kiliseye bağlıdır. Hukuk, devlete bağlıdır. Verilen özellikler sırasıyla aşağıdakilerden hangisine karşılık gelir?
Bu yönelim ile insan MS 2- MS 15. yüzyıl felsefesinin dogmatik etkisinden uzaklaşmış ve Antik Yunan felsefesine geri dönmüştür. Bu geri dönüş insanı ve evreni yeniden yorumlama anlamı taşımaktadır. Bu açıklamada dile getirilen yönelim aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir?
Varlığın neliğini sorgulayan filozoflar daha sonra onun bilgisinin nasıl edinileceği konusunu ele almışlardı. Bu durum modern felsefeyle tamamen değişmiştir; bilimdeki gelişmelerden etkilenen ve bilimi temellendirmeye çalışan modern filozofların temel konusu bilginin kendisi olmuştur. Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
Descartesçı şüphe, iyimser ve kahramanca bir şüphedir, o felsefe binasının inşa edilmesinden önce gelen bir alan temizlemedir; ilk hareket noktasıdır. Yeni bir felsefe kurmak için daha önceki bütün bilgilerin iradi olarak bir yana bırakılması, yok sayılmasıdır. Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
Spinoza'ya göre özgür bir ruh kararlarını akıl yoluyla alır. Ahlaksal yaşam aklın tutkulara karşı savaşıdır. İnsanı özgür olmayıştan özgürlüğe yükseltme olanağı ancak ahlaksal yaşamda bulunur. Tutkular insanı köle yapar, insan düşünme halindeyken özgürdür. Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Rönesans'ın ana eğilimi otoritelerden bağımsız olmayı istemektir. Artık insan büyük bir organizmanın bir organı değildir, ağırlık merkezi kendinde olan bir küçük dünya, kendine göre özelliği ile bir bireydir. Bu açıklamadan hareketle Rönesans felsefesi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Hobbes'a göre insan eylemlerinin biricik ve temel amacı hayatın korunması ve sürdürülmesidir. Kişinin eylemleri ne olursa olsun, ona iyi veya kötü diyen kişinin kendisidir. Herkes doğa tarafından eşit yaratılmıştır. Bu eşitlikte herkesin kendisi için iyi olanı ve haz vereni araması gayet doğal bir durumdur. Kişi daima yararına olanı yapar. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Descartes'a göre hem duyularımız hem de aklımız bizi yanıltabilir. Bu nedenle hayatımızda bir kez olsun her şeyden şüphe etmek gerekir. Bu şüphe, kendisinden kuşku duyulmayacak kadar apaçık bilgiye ulaşmamızı sağlayacaktır. Kesin bilgiye ulaşınca şüphe sona erecektir. Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Newton yaptığı çalışmalar konusunda şu sözleri söyler: "Bilimsel öngörülerde bulunabiliyor olmamı, doğayı insanlara tanıtabilmemi, bilimde yeni bakış açıları getirebilmemi kısacası bunların her birini omuzlarında yükseldiğim kişilere borçluyum." Newton bu sözlerinde bilimin aşağıdaki özelliklerinden hangisini vurgulamıştır?
Descartes'a göre doğruluk, hiçbir kuşkuya ve anlaşılmazlığa yer vermeden, hem bize kendisini zorla kabul ettiren, zorunlu olarak bilincine vardığımız hem de kendisini diğer bilgilerden ayırdığımız bilginin özelliğidir. Buna göre Descartes, bilginin doğruluğunu aşağıdakilerden hangisine dayandırmaktadır?
Felsefe tarihinde bazı düşünürlerin toplum tasarımları kurguladıklarını görmekteyiz. Thomas More'un "Ütopya"sı, Campanella'nın "Güneş Ülkesi" yeryüzünde gerçekleşmesi mümkün olmayan devlet tasarımları üzerine yazılmış eserlerdir. Filozofları bu tarz bir toplum tasarımına iten düşünce aşağıdakilerden hangisi olabilir?
İdeal toplum düzeni arayışı siyaset felsefesini her dönem meşgul etmeyi başarmıştır. Bu arayışla üretilen ütopyalar insanlığı ideal topluma ulaştırma amacını taşırken, yönetim biçimlerinin tahlilleri üzerinden ilerlemiştir. Bunu ilk kez sistemli biçimde yapan Platon, devletini matematik ve akıl üzerine kurmuş, insanlığa mutlu bir gelecek sunmak istemiştir. Sonraki ütopyalarla birlikte "Mükemmel yaşam içinde mutlulukla özgürlük eşit öneme sahip olabilir mi? ..." gibi sorular ortaya çıkmıştır. İdeal düzen arayışı ile ütopyaların yarattığı belirsizliklerden ortaya çıkan "distopyalar" ise bu soruların olumsuz cevaplarını ve oluşan korkutucu sonuçlarını göstermek için yazılmıştır. Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
Machiavelli, bireyin mutluluğu için uğraşmaz. Bu öncelik onun umurunda bile değildir. Bütün amacı aslında sadece devletin bekası ve mutluluğudur. İnsanlar da bunun için vardır. Ona göre insan bir doğa gücüdür, canlı bir enerji kaynağıdır. Bu yüzden Hıristiyanlığın çizmiş olduğu mütevazı, alçakgönüllü insan tipine karşıdır. Onun özlemini çektiği insan tipi İlk Çağ insanı gibi atılgan ve üretken olanlardır. İnsan gerekirse ulvi bir amaç için devletin varlığını, kendi varlığına tercih edebilmelidir. Machiavelli'ye göre iki tür insan vardır: Tarihi yaşayanlar ile tarihi yapanlar. Malzeme olanlar ile mimar olanlar. Onun gönlü şüphesiz ikincisinden yanadır. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?