SORU BANKASI Filtrele

LİSTEYE SORU İLAVE ET


Soru 621

Yazar olma hayalimi gerçekleştirmek, sadece yazarak yaşamak için gereken özgüvenden yoksundum. Yazmak ve para kazanmak benim için uzun zaman bir araya getiremeyeceğim iki eylemdi. Ancak yavaş yavaş anladım ki eğer ikisini yan yana götürmeye devam edersem, daima bana maddi güvence sağlayan işlere öncelik vereceğim, bana mutluluk verenlere değil. Yirmi yıldan sonra her şeyi birden riske atmaya karar verdim. Evet, hayat sonucunu bilmediğimiz bir bahistir; ama günlerin anlam ve mutluluk doluysa kazanmışsın demektir. Oysa toplumsal kabul gördüysen; ama yaptığın iş sana mutluluk vermiyorsa bu, kaybettiğini gösterir.

Bu parçada yazarın asıl anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir yazarın sadece kalemiyle geçimini sağlaması oldukça zordur
B) Kişi tüm risklere rağmen hayatına anlam katan şeyleri yaparsa mutluluğa ulaşır
C) Yazar olmayı isteyen kişi zorluklarla mücadeleyi göze almış demektir
D) Toplumda kabul görmeyen insan, yalnızlık içinde mutsuz olur
E) Hayallerini gerçekleştirme lüksüne pek çok insan sahip değildir

Soru 622

Bir yazarı ancak başka yazarların etkilediği savına katılmıyorum. Çoğu yazar, kendi zamanının dilini yansıtmak için çalışır. Evde, sokakta, medyada konuşan insanları takip ederler. Eğer belirli bir dönemde yazarlar aynı dili konuşuyorsa bu, birbirleri üzerindeki etkiden değil, daha çok bu ortak etki alanından kaynaklanır. Eski yazarları örnek almaya gelince: Şimdi yaşadığımız dünya, o zaman konuşulan bir dille anlatılamaz.

Bu sözleri söyleyen yazarın anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatçıları etkileyen asıl unsur yaşadıkları zaman ve içinde bulundukları ortamdır
B) Sanatçı başkasından etkilenmeden, kendi kalemiyle yazmalıdır
C) Bir yazar, sözcükleri seçerken yazdığı edebi türün özelliklerini göz önünde bulundurmalıdır
D) Yaşadığı zamanı yansıtmayan bir yazar, okuruna ulaşamaz
E) Aynı dönemin yazarları aynı dili kullanmak zorundadır

Soru 623

Öyle insanlar var ki hangi kitabın çok satacağına dair listeler hazırlıyorlar. Daha kapağını açmadığı, iki satırını okumadığı yazarları pazarlamak için böyle bir yola başvuruyorlar. Bir sürü dergide de kimin bir numara olduğuna dair yazılar çıkıyor. Kim bilebilir bunu Allah aşkına? Kimin iyi, kimin kötü yazar olduğunun anlaşılması için yüz yıl geçmesi lazım. İnsanın ömrü kısa, sanatın ömrü uzundur. Bugün çok popüler olan, kitapları peynir ekmek gibi satılanlar gün gelir unutulabilir. Kenarda köşede kalmış bir yazar ise belki de dahidir, kimsenin haberi yoktur.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatın ticari bir meta gibi pazarlanmasının doğru olmadığı
B) Dergi yazarlarının tarafsız bir şekilde tanıtım yapması gerektiği
C) Sanat eserinin değerinin ancak zamanla anlaşılabileceği
D) Yazarlar arasındaki çekişmenin edebiyatı geliştireceği
E) Eleştiri yapmanın kolay bir iş olmadığı

Soru 624

(I) Bir insanda sanat gücü varsa onun yaşam çevresi içerisinde geçen her şey sanatı için faydalıdır. (II) İstanbul’da yaşamayıp Avrupa’da çok lüks bir hayat yaşasaydım, o zaman da orada gördüklerimi yazacaktım. (III) Bana İstanbul’un yoksul semtleri hakkında çok yazıyorsun, diyorlar. (IV) Ben gerçeklerin üzerimde bıraktığı izlenimleri yazıyorum. (V) Sanatçı hangi ortamda yaşıyorsa onu yansıtır.

Bu parçadaki numaralı cümlelerden hangisi ana düşünceyi vermektedir?

A) IB) IIC) IIID) IVE) V

Soru 625

Yazarken beni etkileyen başlıca kaynaklar arasında klasikler yok. Beni yazma konusunda tetikleyen şeyler sosyoloji inceleme kitapları ve filmler oluyor genellikle. Yaratmaya çalıştığım atmosfer ve tansiyon yükseltme teknikleri konusunda çoğunlukla sinemadan besleniyorum. Konu seçimi ve arka plandaki fikir konusunda genellikle sosyoloji kitaplarından... Ancak yazdıklarımın ve bugün yazılan diğer kitapların edebiyat alanında nerede durduğunu belirleyen en etkili referans hâlâ klasiklerdir. Sonuçta bir kitaba "yenilikçi", “deneysel", "sıradışı", derken aslında hep klasikleri referans alıyoruz.

Bu parçanın başlığı aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

A) Klasik Eserlerin Nitelikleri
B) Klâsiklerin Etkisi
C) Edebî Eser ve Sinema
D) Sosyolojinin Edebiyata Yansıması
E) Edebiyatçı ve Özgünlük

Soru 626

Hayatınızı güzelleştirme, derinleştirme sorumluluğu size aittir. Küçük bir adım atın. Bir kitapçıya gidin ve raflar arasında dolaşın. Şöyle bir bakın, karıştırın sayfaları. Gazete ve dergilerdeki kitap tanıtım yazılarını okuyun. Zenginleşeceksiniz. Sonra paylaşın çevrenizdekilerle. Daha da zenginleşeceksiniz. Kendinizi yaşamaya mahkum ettiğiniz akvaryumdan çıkın ve dünyaya bakın.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?

A) Kitapların hayatımıza katacakları
B) İnsanın kendi hayatında söz sahibi olması
C) Paylaşımın insan ilişkilerindeki önemi
D) Yazılı basının kitap tanıtımındaki rolü
E) İnsanın yaşamın gerçekliğiyle karşılaşması

Soru 627

Öncelikle keyif almaya yarar felsefe. Bu keyif ögesi gerçekleşmemişse benim için amacına ulaşmamış demektir. Ben çocuklara, felsefeyi bir keyif haline getirip sorgulamaya yönelik bir yol açmaya çalışıyorum. Böylelikle çocukları eleştirel düşünceye alıştırmak istiyorum; çünkü eleştirel düşünce beraberinde özgür ve sorumlu bireyler geliştirir.

Bu paragraf aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A) Çocuklar için yazılmış felsefe kitaplarını yeterli buluyor musunuz?
B) Çocuklar için felsefe kitabı yazmanızın sebebi nedir?
C) Günümüz çocukları felsefeyle ilgili mi?
D) Felsefenin onca karışık konusunu çocuklar anlayabiliyor mu?
E) İnsanlara felsefeyi sevdirmek için ne yapmak gereklidir?

Soru 628

Neredeyse yirmi yıldır tam içinden izlediğim öykünün dur durak demeden sürdürdüğü yürüyüşü bana bile şaşırtıcı geliyor. Zaman zaman ondan hayıflananlar, parlak örneklerin çıkmadığını, yazılanların birbirine benzediğini öne sürenler olduğunu da biliyoruz. Bu eleştiriler üstüne de düşünülmeli elbette; ama öykünün nasıl büyük bir tutkuyla yazıldığı, birçok genç öykücünün kendilerine özgü dünyalar yaratmak için gösterdiği çabalar ve tek tek pek çok iyi öykü kitabı da gözden kaçırılmamalı.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Öykücülüğümüzün son dönemlerinde farklı tarzda öyküler ortaya çıkmadığına
B) Genç öykücülerimizin öykücülüğümüzle ilgi olumsuz yargıları ortadan kaldırabileceğine
C) Öykücülüğümüzle ilgili eleştirilerin de dikkate alınması gerektiğine
D) Öykücülüğümüzün ilerlemesindeki en büyük engelin genç öykücülerin desteklenmemesi olduğuna
E) Öykücülüğümüzün bugünkü durumu içinde de başarılı öykü kitapları olduğuna

Soru 629

Öyküleri ve romanlarında günlük hayatı olağanüstü bir yalınlıkla işleyen Orhan Kemal, kahramanlarını ezik, sömürülen, yoksul insanların arasından seçiyor. 20. yüzyıl ortalarının Türkiye’sini “damardan” anlatmakla kalmıyor; konuşmaların büyük bir ağırlık taşıdığı yapıtlarındaki gerçekçi, süssüz, su gibi akıp giden diliyle Türkçeye azımsanmayacak katkılarda da bulunuyor.

Bu parçada Orhan Kemal ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Yapıtlarındaki kahramanları kimlerin oluşturduğuna
B) Dönemin Türkiye’sini etkileyici anlattığına
C) Yapıtlarında günlük hayatı sade bir dille aktardığına
D) Kullandığı dil ile Türkçeyi zenginleştirdiğine
E) Diyalogları oluştururken yerel söyleyişleri kullandığına

Soru 630

Romancı konuyu, özü, şekli anlatırken kendisine uygun birkaç seçim yaparak gerçekliğe zaten işin başında müdahale etmiş olur. Seçtiği kişileri konuştururken de bu müdahale devam eder. Yani bence bir romanın kişileri aynı zamanda hem kendi dilleriyle hem de romancının diliyle konuşur. Bu iki şahsiyetli konuşma birbiriyle ne kadar kaynaşmışsa romanın konuşma dili o kadar başarıya yaklaşmıştır.

Bu paragrafta aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?

A) Bir romancı roman dilinde başarıya ulaşmak için neye dikkat etmelidir?
B) Romancı gerçekliği değiştirmeden romanına aktarabilir mi?
C) Romancı kişilerini seçerken nelere dikkat etmelidir?
D) Romancının dil konusundaki tutumu nasıl olmalıdır?
E) Romancının konuşma üslubu roman kişilerine yansır mı?

Soru 631

Atilla Dorsay’ın öykülerini başarılı kılan temel niteliğin samimiyet olduğuna inanıyorum. İnandığı öyküleri anlatıyor bizlere, üstelik yalın bir dille. Belki sinemacılıktan gelen bir yetenektir, karakterlerini son derece gerçekçi bir şekilde sunuyor. Onlara inanıyorsunuz. Çünkü benzerleri etrafımızda yaşıyor. Aslında öykülerin çoğu rahatlıkla birer roman konusu olabilir. Öyle derinlikli, öyle katmanlı... Ama kısa ve vurucu olanı seviyor yazar. Bu yüzden olsa gerek illa öykü... Elbette kendi uzmanlık alanından vazgeçmiyor, nerdeyse öykülerin hepsine bir yerlerden sızıyor sinema. İyi ki de öyle oluyor, böylece Dorsay’ın öyküleri özgünlük kazanıyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A) Öykülerinin konularını romanlarında genişleterek işlediğine
B) Öykülerini yapmacıklıktan uzak ve sade bir dille anlattığına
C) Derinliği olan ve çarpıcı öyküler yazmayı seven bir yazar olduğuna
D) Sinemacılığının öykücülüğünü olumlu yönde etkilediğine
E) Öykü kişilerini gerçekçi bir şekilde okura aktardığına

Soru 632

Ben edebiyatı kendine dert edinmiş bir adamım. Gece gündüz edebiyat düşünürüm. Sevdiğim bir şiiri tanıdıklarıma okumadığım yahut bir edebiyat sorusu üzerine tartışmaya girişmediğim günler, yaşadım saymam kendimi. Övünmek için söylemiyorum bunu, yazdıklarım iyidir kötüdür o başka. İyiyse de kötüyse de inanarak yazarım. Benim için “Herkesin ak dediğine kara demeyi sever.” derler. Beni hiç anlamayanlardır bunu söyleyenler. Hiçbir şeye ak olduğunu bilerek kara demedim. Belki yanılıyorum da kara görüyorum. Ama kara gördüğüm için kara diyorum; kendime de başkalarına da yalan söylemiyorum.

Böyle diyen biri için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İnanmadığı şeyleri yazmayan
B) Pek çok kişiyi yazdıklarıyla etkileyen
C) Özeleştiri yapabilen
D) Bazı insanların, kendisini tanımadığını düşünen
E) Edebiyatla ilgilenmeyi seven

Soru 633

Suçu gökyüzünden alıp yeryüzüne indiren polisiyeler pek yazılmasa da "çok satanlar” kalıplarına uygun polisiye - gerilimler hız kesmedi. Bu tarz romanların bugün geldiği noktanın edebi değer açısından da ilgiye değer olduğunu düşünüyorum. Azımsanmayacak miktarda "mekanik yazım" içermesine, yazarların roman satırlarını ve karakterlerini sanki bir üretim bandı üzerindeymiş gibi oluşturmasına rağmen üretim, teknik açıdan mükemmelleşiyor. Çalakalem yazılmış cümleler, gereksiz karakterler, işlevsiz ayrıntılar bulmak neredeyse imkansız.

Bu paragraf aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A) “Çok satanlar” okurunun beklentileri nelerdir?
B) Polisiye - gerilim romanlarının bu kadar çok satılmasının sebebi nedir?
C) “Çok satanlar”’ içinde üst sıralara yerleşen polisiye romanlarına Türk yazarları neden ilgi göstermiyor?
D) Polisiye - gerilim romanlarının bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
E) Polisiyelerin suça bir övgü taşıdığını mı düşünüyorsunuz?

Soru 634

Montaigne için dünya yazınında da yazarlarımızca da çok şey yazıldı çizildi. Bu ilginin, Montaigne’e duyulan bu yakınlığın anlaşılır pek çok nedeni var. Çünkü özgür ruhlu düşüncenin, hiçbir giz bırakmamacasına kendini irdeleyen insanın sorgulayarak anlama tavrının sembolüdür Montaigne. Orta Çağ’ın karanlık sularından çıkan, kendi aklıyla kendi benliğine bakan insan tipinin doğuşunun müjdecisidir.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Montaigne, aklın insanı incelemeye ve anlatmaya yeterli olduğunu vurgulamıştır
B) Dünya edebiyatında olduğu gibi edebiyatımızda da Montaigne ilgi çeken bir yazar olmuştur
C) Yazdığı denemelerle bugünün insanını anlatmayı başarmış ölümsüz yazarlardan biridir Montaigne
D) Montaigne, Orta Çağın aklı reddeden karanlığından, aklın aydınlığa ulaşmanın müjdecisidir
E) İnsanı tüm yönleriyle ortaya koymada aklın gücünü gören Montaigne, bu konuda önde gelen isimlerdendir

Soru 635

Birden, asmaların altına doğru yürüyen bir kaplumbağa gördü. Geniş geniş atıyor adımlarını; ayakları, burnu kırış kırış, bumburuşuk. Boynunu uzatmış. Kır Abbas’ın çıtırtısını duydu. Başını çekti içeri. Kır Abbas geçip gidecekti, gitmedi. İçinde bir anı uyandı. Kaplumbağaya yaklaştı. Eğildi. Elini sırtında gezdirdi biraz. Okşadı. Nakışlar içindeki teknesine uzun uzun baktı.

Bu paragrafta, aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Betimleme paragrafı B) Fantastik paragraf
C) Olay paragrafı D) Tahlil paragrafı
E) Mizahi paragraf

Soru 636

Fethi Naci ve benzeri eleştiriciler dil bilen, okuyan, kültürleri bakımından Batı’ya açılmış eleştiriciler. Ama bizim çalışmalarımızı gereği gibi takip edemiyorlar. İyi anlamıyorlar. Yazdıklarımızı bir ön yargı ile kusur bulmak için okuyorlar. "Sarı Traktör" benim ilk romanımdır. Elbette acemiliklerim var; ama orada yeniye, ileri olana yatkın bir köy delikanlısını anlattım ben. Her türlü gelişmelere hazır bir köylü kişi çizdim. Çevresi içinde karşılaştığı güçlükleri, direnmeleri duyurdum. Roman olarak belki biraz alışılmışın dışına çıktım. Ama hangi roman alışılmışın dışına çıkmaz?

Bu paragrafta, aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Betimleme paragrafı B) Tartışma paragrafı
C) Olay paragrafı D) Tahlil paragrafı
E) Açıklama paragrafı

Soru 637

Dünyanın değişmeyen yanında olmaktan, geleceği güzelleştiren rüyalar görmekten ve vazgeçememekten mutlu, dakikalardır hasır bir sandalyenin üstünde, sanki kımıldarsa her şeyi yitirecekmiş gibi soluk almadan oturuyordu. Sürgündeydi, buraya yüreğinin peşinden gelmişti. Başının üstünde düşüncelerinin, duygularının tuzağına düşmesine benliğini gökyüzüne taşıyarak engel olan, geniş ve yüksek bir çınar, ayaklarının dibinde ise rüzgârla oynayan küçük bir kedi vardı.

Bu paragrafta, aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Betimleme paragrafı B) Fantastik paragraf
C) Olay paragrafı D) Mizahî paragraf
E) Düşünce paragrafı

Soru 638

İşte şehir kışa hazırlanıyor. Rüzgâr eskisi kadar sıcak esmiyor artık. Ağaçlar, kışın hasretinden sararıp solmaya başladı işte. Yağmur yağdı mı yaprak kokusu sarıyor sokakları, sararmış yaprakların kokusu... Anılarımıza sarınıp sarmalanıp pencere kenarlarında oturacağız ve yudumlarken acı kahvemizi kışı bekleyeceğiz şimdi.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?

A) GörmeB) TatmaC) Dokunma
D) KoklamaE) İşitme

Soru 639

Eski Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi’nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden gelmektedir. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağlamıştır. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve onun civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşaat ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır'ın üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağlamıştır.

Bu paragrafta, aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Açıklama paragrafı B) Olay paragraf
C) Tartışma paragrafı D) Tahlil paragrafı
E) Betimleme paragrafı

Soru 640

Bernard Shaw, İngiltere’nin en çok kazanan yazarlarından biriydi. Yazdığı her sözcük için bir şilin alırdı. Ama bunu da az görür, Amerika’da basılacak yazılarının her sözcüğü için bir dolar isterdi. Bir gün Amerikalı yayıncılardan biri, muziplik olsun diye yazara bir dolar gönderdi ve “Bana bir kelime yollar mısınız?” notunu ekledi. Bernard Shaw, doları aldı ve kağıdın üzerine şu tek kelimeyi yazarak yayıncıya geri gönderdi: “Mersi”

Bu paragrafta, aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Tartışma paragrafı B) Betimleme paragrafı
C) Düşünce paragrafı D) Tahlil paragrafı
E) Mizahi paragraf
Seçilen
Soru
Sayısı
0
... 29303132333435...50
50 Sayfada Toplam 1000 soru listeleniyor