I. O yaz üzümler boldu, bütün avlu sergi yerine dönmüştü. Babaannesi her yıl dedesi için okuttuğu mevlüt nedeniyle kasabaya gitmiş, Naciye Kadın da gazate kağıtları üstünde kurumakta olan üzümleri potaslı karışımla sulamak için avluya çıkmıştı. Dipteki odadan öksürük sesleri yükseldiğinde evde yalnızdı. Yıllardır gizli bir dünyaya açılan bir kapı olarak düşündüğü odaya doğru yürümeden önce dakikalarca Naciye Kadın’ı beklemişti.
II. Yaşlı adam yavaş hareketlerle yana, ona doğru döndü. Yüzü inanılmayacak kadar derin çizgilerle sanki parçalanmıştı. Çizgilerin bir mantığı yoktu; gelişigüzel, yatay, dikey ve eğik hatlarla yüzünü bölüyor ve bir bütün halinde algılanmasını imkansızlaştırıyordu. Garip şekilli bu yüzeyler bazı yerlerde sürüngenlere özgü kabuğu andırıyor; koyu lekelerle kaplı olanlar da yüzünü, benekli, soyu tükenmiş bir hayvanınkine çeviriyordu.
Yukarıdaki numaralı parçaların anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?