SORU BANKASI Filtrele

Soruları


Soru 661

İmgelem şiirde sözcüğün, sözcüklerin kendi başlarına ve öteki sözcüklerle kurdukları bağlantı içinde kazandıkları kuvvettir. Şiirde sözcüğün önemini yansıtmaya kimse kalkışmamıştır; ama bazen sözcüğün şiirdeki birim olduğu savunulmuştur. Müzik için tını, resim için renk ne ise şiir için de sözcük odur, denilmiştir. Sözcüğün şiirde tuttuğu yerle tını ve rengin müzik ve resimde tuttukları yerin eş değer olduğunu sanmıyorum. Ses de, renk de sınırlıdır çünkü.

Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?

A) Açıklama - Örnekleme B) Tartışma - Sayısal veri
C) Tahlil - Tanımlama D) Betimleme - Karşılaştırma
E) Tartışma - Tanımlama

Soru 662

Şiir, en güç sanat dalıdır. En büyük güçlüklerinden biri de kolay sanılmasıdır. Şiir yazmak için yetenekten başka elbet duyarlılık da, heyecan da, heves de, kültür de, çaba da gereklidir. Fakat bunların hiçbir tek başına yeteri değildir. _ _ _ _  

Yukarıdaki paragraf aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanabilir?

A) Çünkü şiir kendini yetiştirebilen her insana teslim olur
B) Şiir ancak bu konuda çok istekli olan bir şairin elinde yeşerir
C) Çünkü şiir bir birleşimdir, tüm bunları bir araya getiren kişi şair olabilir
D) Şiir yazmak için doğuştan bir yetenek gerekir ki bu da çalışmayla elde edilemez
E) Çünkü şiir bir heyecan işidir, o heyecanı duymayan yazamaz

Soru 663

Günün sanatçısına hem ümitsizlik hem teselli veren bir hüküm vardır: Zaman en büyük eleştirmendir. Ümitsizlik verir; çünkü bu hükümle, bugün kazanılan alkış, yarın için şüpheye düşer. Dönemlerinde tanınmış nice sanatçının bugün unutulmuş olması bu şüpheyi güçlendirir. Diğer taraftan aynı söz, yaşadıkları dönemde dikkate alınmamış veya küçük görülmüş sanatçıyı yarın için sevindirir. Bunu pekiştiren durumlar da vardır: Stendhal kendisinin 1880'e doğru anlaşılacağını söylemiş ve gerçekten de dediği gibi olmuştur.

Bu paragrafla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bir sanatçının başarısının yaşadığı dönemle ilgili olduğu savunulmuştur
B) Yazının başlığı "Zaman ve Sanat" olabilir
C) Anlatımında örneklemeye başvurulmuştur
D) Paragrafın ana düşüncesi "Zaman en büyük eleştirmendir." sözüyle ortaya konmuştur
E) Söz konusu iki durum karşılaştırılmıştır

Soru 664

(I) Cevdet Kudret, edebiyatın sadece bir türünde değil, birden çok türünde eser vermiş bir isim. (II) 1926 yılında Servet-i Fünun'da yayımlanan ilk şiiriyle, on dokuz yaşında edebiyata adım atmıştır. (III) Kudret'in 'Birinci Perde' isimli ilk şiir kitabı, kendisi henüz yirmi iki yaşındayken yayımlanmış. (IV) Yedi Meşaleciler akımının önde gelen şairlerinden biri olmuştu. (V) Kudret'in şiirlerini oyunları izlemiş ve bundan sonraki süreç, yazarın muazzam külliyatının çok çeşitil alanlarına kapı aralamıştır.

Bu parçada numaralı cümlelerin hangisinden sonra "Fakat daha sonra, dergilerde çeşitli şiirleri yayımlanmasına rağmen, ilk kitabı dışında başka bir şiir kitabı yayımlamamıştır." cümlesi getirilmelidir?

A) IB) IIC) IIID) IVE) V

Soru 665

İnsanoğlu, hayatın, doğanın içinde olan bir varlıktır. Her yeni gün, kendi sırasıyla birikte şaşılası bir devinimle başlar, sürer gider. Bu sırrın tam ortasında duransa şairdir. O, başlayan yeni günün, sokakların, gökyüzünün, kalabalıkların selamını alır. Yüreğindeki ateşle büyük devinimin sırrını çözmeye çalışır. Şiir tam da buradan doğar.

Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her yeni günün kıymetini bilmelidir insanoğlu
B) Şairi yazmaya iten, yaşamı anlama çabasıdır
C) Yaşamdaki acıları anlamayan, şiir yazamaz
D) Şiir, somut bir güzelliktir, her yerde onu görebiliriz
E) Şairler, yazdıkları şiirlerde kendi varlıklarını gizlerler

Soru 666

(I) Şiirini, şairini içtenlikle alkışlayan bir toplum, şairin yalnızca şair olmasını ister. (II) Şair alanının dışına çıktı mı sınırını aşmış olur. (III) Halkın şiire bakışı işte bu kadar çocukçadır. (IV) Toplum, şairin hep şiirle haşır neşir olduğunu düşünür ve böyle olmasını da arzular. (V) Bu yüzden de şairin politik ya da toplumsal bir girişimini yadırgar. (VI) İster ki o yalnızca duygularımızı aktarsın, düşüncelerimizi değil.

Yukarıdaki numaralı cümlelerden hangisinin çıkarılması parçanın anlamında bir daralmaya sebep olamaz?

A) IIB) IIIC) IVD) VE) VI

Soru 667

Antakya sabahı… Kıyı… Doğudan, yeşil, yüksek dağlardan güneş yükseliyor. Ağır ağır… Doğudan güneşin cılız ışıkları denizin dalgalarını kucaklıyor, parlıyor üstlerinde. Gecenin karanlığı kayboluyor. Kalan bir iki yıldız da göçüp gidiyorlar. Ortalık renk değiştiriyor. Parlak bir renk sarıyor ortalığı yavaş yavaş. İçli bir sessizlik içinde… Dalgaların sesinden başka bir ses yok. Tatlı bir oyun içindeler; dünya uyanıyor, onlar da gülüp çağırıyorlar.

Bu parçanın anlatımıda aşağıdakilerin hangisine başvurulmamıştır?

A) Doğa devinim içinde verilmiştir, varlıkların ayırt edici nitelikleri aktarılmıştır
B) Etkiyi artırmak için eksiltili cümlelere yer verilmiştir
C) Sözcükler daha çok yan ve mecaz anlamlarıyla kullanılmıştır
D) Kişileştirmeye başvurulmuştur
E) Duyu aktarması yapılmıştır

Soru 668

…Yeterince birikim edinmeden, okumadan yazmaya kalkışan biri için yazdıkları biriciktir. Hatta çok yeni, bambaşka bir şey yazdığını düşünecektir. Oysa okudukça yazdıklarının yıllar önce, hem de çok daha yetkin bir biçimde yazıldığını gördükçe çökecek ve kurduğu benzersiz yapının yıkıldığını fark edecektir.

Bu paragrafın başına aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Yazar özgünlüğü yakalamak istiyorsa başka yazarların izinden gitmemelidir
B) Okumak için zamanınız yoksa, ne yazacak malzemeniz vardır ne yazmak için vaktiniz
C) Yazar olmak için sadece gözlemleriniz yetmez
D) İyi bir yazar olmak için öncelikle kendimizden önceki yazarları tanımalıyız
E) Her "yeni", eskinin mirası üzerinde yükselir

Soru 669

İnsanlık muazzam bir teknolojiye ulaştı ama ne üretimi doğayla barışık bir biçimde planlayabiliyor ne çocukların geleceğini yaşanabilir bir dünyada sürdürebilmesinin koşullarını hazırlayabiliyor ne de kontrollü bir nüfus politikası geliştirebiliyor. Sadece kısa vadeli talan planları yön veriyor hayatımıza. Arada da 'doğal felaketler', 'kıtlık ve açlık' haberleri izliyoruz medyada… Oysa doğal felaketlerin ya da iklim olaylarının kıtlık ve açlığı, dolayısıyla kitlesel ölümleri tetiklediği bir dönemin başlangıcı, ürünlerin ticarileşmesiyle ve ticaretin küreselleşmesiyle olmuştur.

Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Gelişen teknolojinin doğaya zarar verdiğine
B) Medyanın insanların gözünü boyayarak birçok gerçeği gizlediğine
C) Sorunlar için uzun vadeli planlamalar yapılmadığına
D) Bozulan doğanın çocuklar için yaşanabilir olmaktan çıktığına
E) Birçok şeyin ticarileşmesiyle dünyada olumsuzlukların yaşanmaya başladığına

Soru 670

Amerika'nın keşfi denilince hemen hemen herkesin aklına Kristof Kolomb gelir. Ancak Kolomb'tan çok önce birçok kâşif Amerika Kıtası'na ayak basmıştı. Kolomb, Amerika'nın son kâşifiydi. Bazı eski Çin metinlerine göre İmparator Huang Ti'nin emriyle keşif gezisine çıkan bir Çin filosu muhtemelen Bering Boğazı'ndan geçerek, MÖ 2640'ta Amerika'ya ulaşmıştı. Çin efsaneleri MÖ 459'da da bazı Çinliler'in Alaska'ya yerleştiğini anlatır. Amerika'ya gidenler yalnız Çinliler değildi. Bu yıllarda Hintliler de Amerika'ya ayak basmıştı. Milattan Önce 400'lü yıllarda bazı Hindu din adamlarının Meksika'ya ulaştığı ve Aztekler ile birlikte yaşadığı rivayet edilir.

Bu paragrafta aşağıdaki paragraf çeşitlerinden hangisinin özelilkleri ağır basmaktadır?

A) Betimleme paragrafı B) Tartışma paragrafı
C) Açıklama paragrafı D) Tahlil paragrafı
E) Olay paragrafı

Soru 671

Çocuk kitabı resimlerken metnin dışına fazla çıkmadan, metne yeni bir tat, yeni bir soluk getirecek çizgiler oluşturmaya çalışırım. Çocuk kitabı tasarımı yapmak çocuk saflığını hissetmeyi gerekli kılar. Onların dünyayı algılayış şekillerini yakalamaya çalışırım. Metnin yazı dili, tekniği benim işimi bazen kolaylaştırır. Sonuçta özenli olmaya uğraşırım; çünkü çocuktaki sanat zevkini geliştirmek, hayal etmesini sağlamak benim görevim.

Bu paragraf aşağıdaki soruların hangisine yanıt olarak verilmiştir?

A) Çocuk kitaplarını resimlerken belli türdeki anlatılara mı yönelirsiniz?
B) Çocuk kitaplarını resimlerken metnin yazarı nasıl bir çizim istediğini size söyler mi?
C) Çocuk kitaplarını resimlemeye ne zaman başladınız?
D) Bir çocuk kitabını resimlerken nelere dikkat edersiniz?
E) Çocuk kitaplarındaki resimlerde neden hep canlı renkler kullanırsınız?

Soru 672

Ünlü yazar Kafka'nın yaşadığı dönemde henüz atom çağı başlamamıştı. Tekniğin ilerlemesi, bireyi kendi özünden bugünkü kadar koparmamıştı. Birey, yaşamını biçimlendirme özgürlüğünden günümüz dünyasında olduğu kadar yoksun kalmamıştı. Birey, kendinin ve toplumun bu kadar dışında değildi. Günümüz insanı artık kendine yabancılaşmış durumda. Kafka o zaman çağımızın bu hastalığını algılayabilmişti.

Bu paragrafta vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Günümüz insanı yalnızlığından kurtulmak için sanata, özellikle edebiyata yönelmelidir
B) Özgürlükten yoksun insan, sanatta özgünlüğü asla yakalayamaz
C) Kendini toplumdan soyutlamış bir yazar, kendi dünyasının mahkumu olur
D) Teknolojinin ilerlemesi bireyi hem toplumdan hem kendinden uzaklaştırmıştır
E) Büyük sanatçılar, kendi dönemlerinden gelecek kuşaklara seslenebilmeyi başaranlardır

Soru 673

Öğleden sonra, gemi İstanbul'un limanından demir alıyor ve ağır ağır Karadeniz'e doğru açılıyor. Gemi acı acı öterek İstanbul'a hoşça kal, diyor. Boğaz'ın suları geminin önünde yarılıyor; esen serin yeli, geminin ardında kalan dalgaları okşuyor. Minareler, kaleler, burçlar, kasırlar, tanıdık ağaçlar Boğaz'ın iki tarafında sanki halaya durmuş, bir görünüp bir kayboluyor. İki kardeşi bağrına basan, büyüten, hayatın güzelliklerini gösteren, aşklarını renklendiren İstanbul şimdi önlerinde dansa durmuş, bir ayrılık valsi yapıyor.

Yukarıdaki paragrafın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmamıştır?

A) Öyküleme tekniğine
B) Cansız varlıklara insan niteliği aktarmaya
C) Duyu aktarımına
D) Benzetmeye
E) İzlenimsel betimlemeye

Soru 674

Yazarak gözlem eğitimi ediniyorum, derken amacım sadece gözlem değildi, aynı zamanda kalemimi yazmaya alıştırıyordum. Yazı yazmanın inceliklerini kavramaya çalışıyordum. Yazmaya şiirle başladım ve ona çok güvendim. Yayımlamayı kestim ama yazmayı sürdürüyorum. Dilin en çetin alanıdır şiir. Dilimi şiirle eğitirim. Oradan kazandığımı romanlarımda kullandım. Benim yazmak için ilk koşulum yeterince hazırlanmış olmaktır. Bu yüzden oldukça geç ve güç yazıyorum.

Bu parçadan hareketle, yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Çalakalem yazmayan biridir, öncelikle hazırlık yapar, bu konuda titizdir
B) Şiir yazarak dil konusunda kendini disipline etmiştir
C) Şiirleriyle başarıyı yakalayamamış, bu yüzden romana yönelmiştir
D) Gözlemlerini sürekli yazmış, böylece hem gözlem yeteneğini hem yazma yeteneğini geliştirmiştir
E) Şiirde edindiği yazma deneyimini romanlarında da kullanmıştır

Soru 675

İster yazıyla ister sözlü olarak aktarılsın anlatılanlar yaşananları hiçbir zaman tam olarak karşılayamaz. Güneşin ufukta bıraktığı renkleri anlatabilecek bir sözcük var mıdır? Yağmurda yürümenin huzurunu, mutluluğunu… Sözcüklerde yağmurun, toprağın kokusunu duyabilir miyiz? Ne kadar hüzünlendiğimizi, sevindiğimiz, öfkelendiğimizi hangi sözcük tam olarak anlatabilir? Sözcüklerle yaratılan hiçbir yapıt, yaşamın derinliğini tam olarak hissettiremez.

Bu parçada anlatılmak isteneni en iyi açıklayan yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir yazar, yaşadığı duyguları yapıtına tam olarak aktaramaz
B) Doğanın devinimini, renklerini, kokusunu tam olarak anlatabilecek sözcükler yoktur
C) Yaşamı bütün incelikleriyle ortaya koymak şairlerin işidir
D) Bir yapıt, yaşamın ne olduğunu aktaramıyorsa nitelikli değildir
E) Sözle yaratılan yapıtlardaki yaşam, gerçek yaşamın anlamını ve güzelliğini yansıtmaya yetmez

Soru 676

Çok kişiden işitmiş, çok yerde okumuştum düz yazının şiirden zor olduğunu. Gene de buna inanmazdım. Nasıl olur, derdim kendi kendime, düz yazı yazan içinden geçenleri söyleyiverecek işte. Elbet o da dikkat edecek söylenişine, dilin pürüsüz olmasına. Sözcükleri seçip her birini cümlede tam yerine oturtmaya çalışacak. Ama şairinki bunlarla da kalmaz. Onun ir de ahenk yakalamak gibi bir derdi var.

Bu parçanın başlığı aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Şiirin Dili B) Şiir ve Şair
C) Düz Yazı ve Şiir D) Yazmanın Zorluğu
E) Düz Yazıda Üslup

Soru 677

İnsan, kendini çocukluğuna borçludur. Çocukluk, insanın gelecek tasarımında hep çok önemil bir rol oynamıştır. Sonra bir zaman gelir, çocukluk unutulur gibi olur; ama hiç umulmadık bir zamanda, hiç de hesapta olmayan bir mekânda ya da kişide, nesnede birdenbire kendini bir bıçak darbesi gibi hatırlatır ve borcunu ister. Şimdi bulunduğunuz yerde kendinize yabancılaşmış, üstelik onun istemediği biri haline gelmişseniz bu borcu ödemeniz zordur, bu da sizi mutsuz kılar.

Bu paragrafta yazarın asıl vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanoğlu, çocukluk hayallerini gerçekleştirdiğinde mutluluğu yakalar
B) Çocukluk insan hayatının en özgür dilimidir, kıymetini bilmek gerekir
C) İçimizdeki çocuğu kaybedersek hayatın keyifli yanlarını göremeyiz
D) Çocukluğumuzda yaşadığımız hayal kırıklıkları sonraki dönemlerimizde de karşımıza çıkar
E) Bazı mekanlar, kişiler, nesneler olmadık zamanlarda bize çocukluğumuzu hatırlatır

Soru 678

Huzursuzluk, düşüncenin ve edebiyatın bereketli toprağıdır. Bu tekinsiz topraklarda yazmaya ve okumaya koyulanlar bazı riskleri de göze almalıdır. Tedirgin adımlarla sürecek olan bu yolculuğun insanın yolunu nereye çıkaracağını hiç kimse kestiremez. Bu topraklardaki serüven, bazen bizi vicdanımızla karşı karşıya getirir, bazen korkularımızla yüzleştirir bizi, bazen de varoluşun onulmaz sancılarını çıkarır yolumuza. Bu yüzden tehlikelidir bu yolculuk. Zaten yaşamından memnun olanların, her şeyin yolunda olduğuna inananların, dünyalarından serüveni çıkaranların, düşlerinin çalınmasına sessiz kalanların göze alamayacağı bir yolculuktur.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Edebiyat, insanın kendisiyle yüzleşmesini sağlayan bir alandır
B) Edebiyat, hayallerini kaybetmemiş insanların keyif alabileceği bir dünyadır
C) Edebiyat, bize renkli dünyalar sunarak hayatın güçlüklerinden kaçma fırsatı yaratır
D) Edebiyatın tehlikesi, insanın nereye varacağını kestiremediği bir yolculuk olmasındadır
E) Yazar da okur da bazı şeylerden huzursuzluk duyduğu için edebiyata yönelmiş insanlardır

Soru 679

İyi bir roman okumaya başladığınızda daha önce gitmediğiniz bir dünyaya adım atmış gibi olursunuz. Sözcükler, etrafınızda bir dünya örmeye başlar. Nasıl bir mekân, ne zaman, hangi karakterler derken, her okurun kendi başına keşfettiği bir dünya ortaya çıkar. Kitap bitip de kapağı kapadığınızda _ _ _ _ .

Yukarıdaki paragraf, aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanırsa anlam değişir?

A) bir müddet daha kitabın dünyasında yaşamaya devam edersiniz
B) sizde o dünyadan bir şeyler mutlaka kalmıştır
C) yeniden kendi dünyanızın gerçekleriyle baş başa kalırsınız
D) keşfedebildikleriniz sizinle yaşamaya devam eder
E) yazarın ördüğü bu dünya sizin dünyanızın da bir parçası olmuştur artık

Soru 680

"Edebiyatın toplum içindeki yerini dert ediniyorum." diyor Gregory Jusdanis. Kendisini bütün bütüne toplumun dışına çıkarmış yazarların bile merak ettiği konudur bu. Çoğunluk içinse, olumlu ve olumsuz yönleriyle her zaman tartışılan bir sorun. Edebiyat ne işe yarar ki, toplumsal hayatta elle tutulur bir yeri olsun? Somut bir karşılığı yok elbette, ama anlayan insanların gözünde, uzun zaman içinde o toplumun ve bireylerinin kimliğinin kazanacağı artı değerde, yeri başka hiçbir şeyle doldurulamayacak bir payı vardır edebiyatın.

Bu paragrafta aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmaktadır?

A) Yazarın, okurun beklentilerini dikkate alması
B) Toplumsal hayatta karşılaşılan güçlükler
C) Edebiyatçının kendiyle yüzleşme alanı
D) Edebiyatın konu alanı
E) Edebiyatın toplum hayatındaki yeri
Seçilen
Soru
Sayısı
0
... 31323334353637...50
50 Sayfada Toplam 1000 soru listeleniyor