Türk edebiyatında büyük bir duraklamadan, hatta çöküşten söz ediliyor. Bu durum yalnız edebiyat için olsaydı belki hazmedilebilirdi. Ana sinema, müzik ve diğer kültür alanlarında da toplum kendi değerlerini üretemiyor, taklitten öteye gidemiyor. Milleti bir arada tutan duvarlar çatırdıyor, sıvalar dökülüyor, temeller sallanıyor. Yabancılaşma her boyutta bütün hırsıyla saldırıyor. Şimdi herkes, tüm bu olumsuzlukları görmezden gelerek içinde hiç Türk basketbolcusu olmayan Türk (!) takımının Avrupa başarısına övgüler düzüyor. Arka planda ailelerimiz sevgi değil, birer sorun yumağına dönüştü. İntiharlar, uyuşturucu ve tiner kullanımı yaygınlaştı, zenginlik hırsı tüm değerleri yıktı. Maalesef en acısı, herkes bunu doğal kabul edip başını kuma gömüyor ve ecelin, kendini görmeden geçip gideceğini sanıyor.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
_ _ _ _ bizim ağız açmaya hakkımız olmasın. Bu bilgi iklimlere, aylara, Franel'e ve Escales'e göre değişiyor. Hekiminiz uykuyu, şarabı ve eti sizin için zararlı görüyorsa üzülmeyin; ben size onun gibi düşünmeyen bir başka hekim bulurum.
Düşüncenin akışına göre, bu paragrafın giriş cümlesi aşağıdakilerden hangisi olabilir?
Sanatta, edebiyatta ömür adamının büyük önemi vardır elbette. Çoğu kez hafta sonları uğraşı düzeyindeki ilgiyle yetinilen edebiyattan büyük verimler elde edilemeyeceğine inananlardanım. Heves, sanata yetmez. Aslında sanata hiçbir şey yetmez. Sanat acımasızdır, sizden bütün ömrünüzü ister. Ama işin bir diğer yanı var ki, beni en az ilki kadar ilgilendiriyor. O da, sanatın sizin adamaya çalıştığınız ömrünüze ihtiyacı olup olmadığı.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünce ile çelişir?
(I) Hepimiz sanatın bir mesajının olması gerektiğini biliriz. (II) Bu mesajın nasıl iletileceği konusu ise tartışmalıdır. (III) Acaba yazar mesajı üslubun içinde eritip sezdirme yoluyla mı vermeli, yoksa direk etkili bir biçimde okuyucuya mı ulaştırmalı? (IV) Sanatta üslup kadar konunun da önemi vardır. (V) Ama, ibre mesajı biçim içinde eritelim, diyenlerden yana döndü. (VI) Sonuç olarak yazarın kendisini üslup yönünden geliştirmesi, mesajın etkili bir biçimde iletilmesini sağlayacaktır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin akışını bozmaktadır?
Bazı kimseler, bana ok atmak küstahlığında bile bulundular. Bunun üzerine kıtanın albayı, elebaşılardan altısını yakalattı ve bunları elime teslim etmenin en uygun ceza olduğuna karar verdi. Askerler mızraklarının kör uçlarıyla onları bana doğru ittiler; hepsini sağ elimle yakaladım; beşini ceketimin cebine koydum; altıncıya gelince, bunu diri diri yiyecekmişim gibi yaptım: Adamcağız ciyak ciyak bağırmaya başladı. Kendisini yavaşça yere bıraktım; o da kaçıp gitti. Ötekileri de birer birer cebimden çıkardım, aynı biçimde serbest bıraktım. Acıma duygumu gösteren bu davranışım, askerleri de halkı da son derece memnun etmişti.
Bu paragrafla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Her toplum bir geçmişe, ayrı geleneklere, ayrı renklere bağlı bir bütünlüktür. Dil ve öteki anlatım araçları da bu bütünlük içinde özellikler kazanır. Ulusulararası ilişkiler ne denli artarsa artsın, bu özellikleri ortadan kaldıramaz. Toplum, geçmişiyle hesaplaşarak gelişir. En ileri milletlerin, geçmişlerini en iyi bilen milletler olması bundandır. Ama geçmişe ve geleneklere yaslanmanın geleceğe yöneltilmesi çok önemlidir. Andre Breton "Bir sanat yapıtı ancak, geleceğin titreşimlerini de taşıyorsa değerlidir." diyor.
Bu parçada asıl söylenmek istenen, aşağıdakilerden hangisidir?